Bugün 15 Mart. Bugün benim doğum günüm.
Mutlu olması gerekir doğum gününde insanın. Sevdiklerinin kutlamaları ile yüzünün gülmesi, üflenen mumlarda güzel dileklerin beraberinde gelmesi. Hani neşe dolu olması gerekir gün boyunca. Eski dostların, ailenin, sevdiklerinin sesini duymak, doğum günü ayrıcalığı ile hediyeler almak. Ayrıcalıklı olur insan bu günde.
Ben hepsini bugün yaşadım. Öncelikle bu duyguları bana fazlası ile yaşatan tüm sevdiklerime çok teşekkür ederim. Hepiniz iyi ki varsınız. İyi ki sizleri tanımışım. Sizler benim hayatımın mimarı, mimarlarısınız.
AMA…
Bugün öyle bir duygu vardı ki yukarıda hissettiklerimden farklı olarak…
Korkuyordum…
Sabah saat 8 sularında evden çıktım. Çıkmadan önce de hem içimde bir mutluluk hem de bir burukluk vardı. Burukluğun sebebini biliyorsunuz. Hepiniz yüreklerinizde, içinizde bir yerde 2 gün öncenin acısını barındırıyorsunuz. Mutluluk ve acı.. Aslında her ikisini bir arada yaşamak insanı bir nevi olgunlaştırıyor diyebilirim. İkisi belki de bir arada yaşanabiliyor, ya da yaşam koşullarımız bizleri alıştırıyor..
AMA BUGÜN…
Korkuyordum…
Evimden 50 metre uzakta bir otobüs gördüm. İçinde 15 – 20 kişi vardı benim gibi işine gitmeye çalışan. Bu arada evim iş yerime yakın olduğu için her sabah 10 dakika kadar yürüyorum. O otobüse yaklaştıkça korkuyordum. Attığım her adımda bir kaç gün önce haberlerde gördüğüm o görüntüler aklıma geliyordu. Geçen her arabaya bakıyor en ufak bir farklılık gördüğümde kalp atışlarımın hızlandığını fark edebiliyordum. İşime gidebilmek için o otobüsün yanından geçmek zorundaydım. Kaldırıma çıktım ve ilk defa binalara en yakın tarafından en hızlı adımlarla, kalbim çarparak, aklıma birbirinden farklı binlerce senaryo ile hızlıca yanından geçtim ve uzaklaşmaya başladım. Arkama dahi bakamadım korkumdan.
Bu korkuyu her yanımdan geçen arabada yaşadım. İnsanların yüzünde gördüm. Hem korkuyorlardı hem de yaşanan stress onları sinirlendiriyordu.
Doğum günümde korkuyordum dışarıda yürümekten.
İş yerime geldiğimde o korkudan eser kalmamıştı. Çünkü artık dışarıdan kurtulmuştum.
Ben bugün 28 yaşıma girdim. 28 yıllık hayatım boyunca ilk defa dışarıda yürümekten korktum. İlk defa dışarıya çıkmaktan…
BUGÜN BENİM DOĞUM GÜNÜM AMA KORKUYORUM… DIŞARIDA OLMAKTAN KORKUYORUM… İÇİMDEKİ ACIYI BURADA PAYLAŞMAKTAN KORKUYORUM… YAZMAKTAN KORKUYORUM…
Yazınız bir çok insanın hissiyatına tercüman olmuş gibi Serhat Bey..Bu belirsizlik ve korkuyla nasıl başedicez bilmiyorum..Gözgöze geldiğim her insana şüpheyle bakmak istemiyorum ama kaçınılmaz şekilde böyle oluyor..Hayatımın hiçbir döneminde kendimi bu kadar savunmasız hissetmedim ben..Emin olduğum tek şey; sonunda kazananın olmayacağı bir savaş içinde olmamız…Her şeye rağmen, mutlu seneler..Sonsuza dek bu karanlığın içinde kalacak değiliz sanırım:)
Gülşah Hanım merhaba;
Değerli yorumunuz ve tebriğiniz için teşekkür ederim. Aslında yazmak istediğim çok şey var bu blogta ama yazamıyorum. Bu karanlık günlerden mutlaka çıkacağız, umutla o günleri bekliyorum.
Selamlar.