Hem yazmak istiyorum, hem de yazdıklarımı silmek
Yazmayı severim. Söz uçar yazı kalır düşüncesini destekleyenlerdenim. Yazarım. Her konuda. Bildiklerin hakkında da. Bilmediklerin ilgili de. Kaynağım ise belli. İnternet. Okurum. Dinlerim. İzlerim. Mantığıma uygun gelenlerden oluşturduğum bilgi birikimini klavyeme bastığım tuşlar sayesinde yayarım. Bazen öyle takılırım ki açtığım yeni yazı ekle sekmesinde…
Son zamanlarda; hem yazmak istiyorum, hem de yazdıklarımı silmek.
Hem komünizmi destekliyor, hem de faşist davranıyorum
Herkesin eşit bir hayata sahip olmasını istiyorum. Ailemin, akrabalarımın, komşularımın, aynı ilde doğduğum insanların, benim ırkımdan gelenlerin, benle aynı dine sahip olanların. Dil, din, ırk fark etmeksizin… Ülkeler arasındaki sınırların kaldırılmasını, bundan sadece bir kaç yüzyıl öncesine dönmesini isterim dünyanın. Bu düşünceler içerisinde iken, benim düşüncelerime saygı duymayan insanlara dışlarcasına bakarım. Onların doğruları yanlıştır düşüncelerimde. Benim doğrularımı ise değişmeksizin aşılamak isterim onlara. Düşüncemdeki amaçların arasında kıskançlık, daha fazla kazanma, daha iyi bir hayata sahip olma duygusu var.
Son zamanlarda; hem komünizmi destekliyor, hem de faşist davranıyorum.
Hem seviyorum onu, hem de ondan nefret ediyorum
Seviyorum onu. Kardeşçe. Aşkça. Asıl sevilmesi gerekeni unutup, onun oluşturduklarına bağlanıyorum. Bir tatlı sohbete, geçmişte yaşanmış bir anıya tutunarak bağlanıyorum. O kadar çok seviyorum ki onu (onları), kendimden vazgeçmek adeta bir haz veriyor bana. Ama aynı zamanda nefret ediyorum. Benden uzaklaşmasından. Geçmişte yaşattığı bir kara lekeden. Nefret ettiğim için mi yoksa sevdiğim için mi nefret ediyorum kendimce sorguluyorum.
Son zamanlarda; hem seviyorum onu, hem de ondan nefret ediyorum.
Ambivalenz
8 saat boyunca konuştuk. Arada kesintiler oldu. Tüm zamanları topladım. Hatta 8 saat 3 dakika 51 saniye. Sıkılmadı. Dinledi. Sıkılmaktan ziyade benden öğrenmek istediği ve topluma mal edeceği bir örnek karşısındaydı. 15. dakikada elime bir kağıt kalem almamı ve bak burası çok önemli dediği anları yazmamı istedi. Kolayca karalamadığım defterimde yazan yeni kelimeler. Nevroz, psikanaliz, çiftdüşün, burida, freud, şizofreni, bipolar, narsizm, saplantı, bleuler… Dertlenmek için aradığım kardeşim bir kaç saat boyunca derdini anlattı yine. Telefonda gülümsedi. İyi ki aradın dedi. Telefonu kapatmadan ise şu cümleyi kullandı.
Son zamanlarda; herkes AMBİVALENZ. Onları gözlemleyebilen sen hariç.
Sonra da bir soru sordu. Güneş batmadan ve doğmadan önce başka bir yıldıza bakıyor musun? Arada Venüs ile göz göze gelirim dediğimde gülümseyip kapattı.
Bir yanıt yazın