Zincirlikuyu mezarlığı
Saat 03.00 civarı. Yine yolum Zincirlikuyu Mezarlığı‘na düştü. Nejat Uygur’un mezarının arkasına diktiğim selvi ağacını suladıktan sonra kısa bir yürüyüşe çıktım.
Çamlıbel ailesi
Gözüm çamlıbel ailesi yazan mermere takıldı. Kendi kendime bu soy isim tanıdık geliyor derken Faruk Nafiz Çamlıbel yazan mezar taşı ile her şey netleşti. Ölüm ve doğum tarihlerinden o olduğunu anlamıştım.
Han duvarları şairi
Sonunda yolumuz kesişti han duvarları şairi diyerek ezbere bildiğim şiirini mezar başında ona okumaya başladım.
Karşıda hisar gibi Niğde yükseIiyordu
Tesadüf müdür bilmem tam da karşıda hisar gibi Niğde yükseIiyordu mısrasını okurken birden alacakaranlık çöktü mezarlığa. Elektrikler gitti; sen hayatta iken bize yazdığın şiiri, ben, sen yokken, sana okuduğum anlarda.
Türk yurdu dergisi
Niğdeli olduğumu bilen çok sevdiğim bir abim Türk Yurdu Dergisi‘nin 1925 Ocak ayı basımı dergisini hediye etmişti bana doğum günümde. Seni anlatıyor Han Duvarları şiiri demişti. Ezbere bildiğim nadir şiirlerdendir. Benim için o şiiri ezberler misin?..
Firari
O güne kadar bilmiyordum Faruk Abi’yi. Duymuşluğum vardı ama adı bende Nafiz değil de Nafız’dı. Okudum. Tüm şiirlerini. Yazılarını… Memleketimi anlatan Han Duvarları şiirinden sonra beni en çok etkileyen şiirindi Firari.
Yaşadın beş sene kalbimde, misafir demedim
Sana çirkin dediler, düşmanı oldum güzelin
Sana kafir dediler, diş biledim Hak’ka bile
Topladın saçtığı altınları yüzlerce elin
Kahpelendin de garez bağladım ahlaka bile.
Sana çirkin demedim ben, kafir demedim
Bence dinin gibi küfrün de mukaddesti senin
Yaşadın beş sene kalbimde, misafir demedim
Bu firar aklına nereden, ne zaman esti senin.
Zülfünün yay gibi kuvvetli çelik tellerine
Takılan gönlüm asırlarca peşinden gidecek.
Sen bir ahu gibi dağdan dağa kaçsan da yine
Seni aşkım canavarlar gibi takip edecek.
Bir yanıt yazın